11 Eylül 2012 Salı

Kamil Aslanger

1949 yılında İstanbul'da doğan Kamil Aslanger, küçük yaşlardan itibaren asker ressam öğretmenlerinin nezaretinde başladığı resim eğitim ve çalışmalarını halen İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir. 
Asker ressamların titizlik, sabır ve özenle çalıştıkları, tıpkıcı, ayrıntıcı ve gerçekçi kompozisyonlarından etkilenmiştir. 
Doğal olarak bu  gelenekçi anlayış ve tarz resimlerine de yansımaktadır. 
Bir nakkaş, bir musavvir veya bir 18nci yüzyıl çarşı ressamının ruhu ile yaptığı resimlerinde her zaman eski devirlerin renk ve izlerini görmek mümkündür.
Konularını genellikle İstanbul'dan seçen Aslanger uzun yıllar İstanbul peyzajları çalışmış, sonrasında ise çoğu kaybolmuş ve kalanları da kaybolmaya yüz tutan bu güzelliklerin  öncesini düşleyerek 1989 yılından itibaren geçmiş yüzyıllara yönelmiş ve izleyene oryantalizmi anımsatan çalışmalar yapmaya başlamıştır. 
Çalışma yöntemi gayet basittir ve oryantalistlerle aynı teknikleri kullanmaktadır. 
Hayal gücünü harekete geçiren güvenilir ve ciddi kaynaklardan yapılmış kapsamlı bir kütüphane araştırması ile desteklenen konu önce beyinde canlandırılmakta sonra çalışılacak yüzyılın moda, çizgi ve kesimlerine uygun giysiler diktirilmekte, başlıklar hazırlanmakta ve takı benzerleri toplanmaktadır.  
Müzelerden, müzayede ve antikacılardan ve de ilgili yayınlardan faydalanılarak dönemin eşyaları da incelendikten sonra, bu giysileri giyen canlı modellerin üzerinde yapılan çalışmalarla elde edilen figürlerin içine yerleştirildiği gerçek veya çoğunlukla da hayali mekanlarda düşsel kompozisyonlar kurulmaktadır. 
Böylelikle Osmanlı İstanbul'unun daha binlerce tabloya konu olabilecek beş yüz yıllık geçmişindeki sosyal yaşamından kesitlere, kaybolan kültür ve sanat değerlerine, kalın duvarlar ve kafesler arkasındaki gizemli ve mistik yaşamlara, Batılı gibi değil, kendi örf, adet ve geleneklerimizin penceresinden, kendi göz ve gönlümüzce bakabileceğimizi düşünmektedir.
Son dönem çalışmalarında ise alışılmış oryantal konulara yeni bir tat, soluk ve renk getireceğini umduğu, yalnız sosyal yaşamları değil acı veya tatlı yaşanmışlığı olan, el emeği, göz nuru ile meydana getirilmiş. 
Atalarımızın ince zevkini yansıtan çeşitli eski eşya, giysi ve mekanları, yüzyıllardır onlarla beraber yaşamış olan insanlarla birlikte anlatmakta. 
Onları meydana getiren usta ve sanatkârların da bu sebeple anılmalarını sağlayan resimler ortaya koyabilme çabası görülmektedir.
Çeşitli zamanarda açılan vakıf, dernek ve yardım kuruluşlarının sergilerine, Horhor, Ümit Yaşar, Halkbank - Beyoglu, Toprakbank, Pırıltı , Beff Home , Doku ve Toprak sanat galerilerinin karma sergilerine katılmıştır.

Araştırma / Forschung / Research: Icik Yakup

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder